Perspectives

Tahkim ve ISTAC

Özet itibarıyla, gerek ulusal, gerekse uluslararası tahkimin Türk hukukunda kesinleşmiş mahkeme kararları gibi icra edilebilirliğe sahip olduğu; kurumsal tahkim anlamında Türkiye’de ilk defa 6570 sayılı İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu kapsamında 01.01.2015 tarihi itibarıyla faaliyete başlayan ISTAC tahkiminin oldukça yeni teşekkül etmiş bir tahkim mercii olmasına karşın bahis konusu mercii tarafından oluşturulan tahkim kurallarının uluslararası örnekleri ile benzer hızlandırılmış tahkim, tedbir istemleri bakımından acil hakem atanması süreci, gizlilik, karar düzeltme gibi düzenlemeleri içerdiği; ISTAC kurallarının uygulaması bakımından henüz uzun süreli uygulamaya dayalı bir kurumsal tecrübe oluşmaması (bilhassa verilen tahkim kararlarının usuli olarak yargısal iptal sürecine tabi olması bakımından önemli) gibi dezavantajları bulunsa da ISTAC tahkiminin, yargı mercilerinde en az 3 sene alacak bir uyuşmazlık çözüm sürecini 3-6 aya kadar düşürecek olması, tahkim sürecinin tamamen gizli yürütülmesi, tahkim masraflarının makul seviyelerde belirlenmiş olması ve mahkeme kararları gibi icra edilebilirliğe sahip olması dolayısıyla henüz oldukça yeni sayılabilecek ISTAC tahkiminin yakın gelecekte uyuşmazlık çözümü bakımından tercihe şayan bir çözüm haline geleceği öngörülmektedir.  

Bilindiği üzere, yargı görevi egemenlik hakkının da bir parçası devlete ait bir fonksiyon niteliğinde olup mahkemeler aracılığıyla yerine getirilmektedir. Ancak özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda irade serbestisi ilkesinden yola çıkılarak uyuşmazlıkların mahkemeler yerine tahkim yoluyla hakemlerce çözümlenmesine de hukuk sistemlerinde cevaz verilmiştir. Bu yönüyle tarafların yapacağı tahkim anlaşması ile teşekkül ettirilen tahkim mercii devlet mahkemelerinin yerine karar veren özel hukuk mahkemeleri mahiyetindedir. Ancak devlet eliyle yürütülen yargılamadan farklı olarak tahkim sürecinde; i. Devlet yargısında yargılamayı yapacak mahkeme ve hakim(ler) taraflarca seçilemezken, tahkimde yargılamayı yapacak hakemler tarafların ihtiyarında seçilebilmekte; ii. devlet yargılamasından tarafların uygulanacak yargılama usulünü belirleme yetkileri bulunmazken, tahkimde uygulanacak yargılama usulü taraflarca belirlenebilmekte; iii. devlet yargılamasında hangi maddi hukuk kurallarının uygulanacağı belli iken tahkim prosedüründe tarafların uygulanacak maddi hukuku seçme imkanları bulunmaktadır. (Pekcanıtez, Hakan: “Medeni Usul Hukuku”, Yetkin Yay., Ankara 2012, sf. 903)

Türk hukukunda yabancılık unsuru taşıyan uluslararası tahkim bakımından tarafı olunan Yabancı Tahkim Kararlarının Tanınması ve Tenfizine dair BM Konvansiyonu (1958 New York Konvansiyonu) (Türkçe Çeviri İçin Bkz: http://www.newyorkconvention.org/11165/web/files/original/1/5/15470.pdf), Uluslararası Ticari Tahkime İlişkin Avrupa Konvansiyonu (Geneva, 1961)   ve bu sözleşmelere paralel hazırlanan 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu  (“MTK”) uygulanmakta iken, ulusal tahkim bakımından 6100 sayılı HMK m. 407 vd. (mülga 1086 sayılı HUMK m. 516-536) hükümleri uygulanmaktadır.  

New York sözleşmesi m. 2 hükmü uyarınca yabancılık unsuru içerir bir uyuşmazlığın tarafları arasında uygulanabilir, geçerli bir tahkim anlaşması var ise uyuşmazlık hakkında mahkeme yoluna başvurulmuşsa da söz konusu anlaşmanın varlığının mahkemeye bildirilmesi halinde mahkemenin uyuşmazlığı tahkime sevk etmekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda New York Sözleşmesine göre tahkim itirazı süreye dahi bağlı olmaksızın ancak dürüstlük kuralı gözetilerek (yargılamanın geldiği safha bakımından) ileri sürülebilecektir. New York Sözleşmesi Ve Cenevre Konvansiyonu kapsamında verilen yabancı tahkim kararlarının Türkiye’de tanıma ve tenfizi ise 5718 sayılı MÖHUK m. 60-63 hükümleri kapsamında Türkiye’de yetkili Asliye Hukuk Mahkemesinden istenecektir. 

4686 sayılı MTK m. 2 hükmü uyarınca uyuşmazlıkta yabancılık unsurunun tespiti bakımından;

1. Tahkim anlaşmasının taraflarının yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması.

2. Tarafların yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin  ya da işyerlerinin;

a) Tahkim anlaşmasında belirtilen veya bu anlaşmaya dayanarak tespit edilen hâllerde tahkim yerinden,

b) Asıl sözleşmeden doğan yükümlülüklerin önemli bir bölümünün ifa edileceği yerden veya uyuşmazlık konusunun en çok bağlantılı olduğu yerden,

başka bir devlette bulunması şart koşulmuştur.

Yabancılık unsuru içermeyen ulusal nitelikteki tahkim anlaşmaları bakımından ise 6100 sayılı HMK m. 407-444 hükümleri (Türk Hukukunun seçilmesi durumunda) uygulanacaktır. HMK. m. 408 hükmün uyarınca taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı belirtilmekle haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar, ceza ve idari yargı konuları ve taşınmazlar üzerindeki hakların tahkim konusu yapılamayacağı düzenlenmiştir. 

Tahkim kapsamına giren uyuşmazlıklar hakkında tarafların yapmış olduğu tahkim anlaşması (HMK m. 412/3 uyarınca yazılı şekil şartına tabi) uyarınca yürütülecek tahkim yargılaması sonucu verilen kararlar mahkeme yargılaması sonucu verilen kesinleşmiş kararlar gibi hüküm ve sonuç doğurur. Nitekim ilişik 18.12.1972 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 23.10.1972 T., 1972/2 E. ve 1972/12 K. no.lu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararında da açıkça hakemlerce verilen kararların mahkeme kararları gibi tarafları bağlayıcı ve kesin hüküm vasfını haiz oldukları, bu surette tahkim sonucu verilen kararın uyuşmazlıkları bir daha ortaya atılmayacak şekilde çözümleyeceği  hüküm altına alınmıştır.

Tahkim yargılamasının uygulandığı hukuki uyuşmazlıklarda mahkeme yargılamasına eş değer olması sonucu 6100 sayılı HMK m. 116 ve 413 hükümleri uyarınca davaya cevap dilekçesi ile sunulan ilk itiraz niteliğindeki tahkim itirazının yapılması halinde mahkemelerin davayı usulden reddederek tahkime sevk etmekle yükümlü oldukları düzenlenmiştir. Gene tahkim sonucu verilen kararlar kesin nitelikte olup usuli bir iptal davasına konu edilebilmeleri haricinde verilen tahkim kararının esası hakkında mahkeme yargısı içerisinde yargı yoluna gidilmesi mümkün değildir. Kararın usuli yönlerden  iptali isteminde dahi 6100 sayılı HMK m. 439/4 hükmü kapsamında iptal davası tahkim kararının icrasını engellemeyecek ancak hükmolunan hak değerinde bir teminatın yatırılması şartıyla icranın tehir edilmesi söz konusu olabilecektir. İptal başvurusu sonucu verilen kararın temyizi de mümkünse de m. 439/6 hükmü kapsamında temyiz tahkim kararının icrasını hiçbir surette durduramayacaktır. 

Dolayısıyla tahkim kararları da kesinleşmiş mahkeme kararı hüviyetini sahip olmakla mahkeme kararları gibi icra edilebilirler. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 26.05.2017 T., 2017/2 e. ve 2017/3 K. no.lu ilamı uyarınca da hakkında mahkeme kararı verilmiş bir alacak yahut sair hak ancak ilamlı icra yolu ile takip edilebilecektir. Yargıtay bu kararına gerekçe olarak ilamsız icra yoluna başvurulması halinde borçlu tarafın icrayı geri bırakma hakkının elinden alınması, takibe 7 gün içerisinde itiraz edilmesi durumunda ise hem tarafları ve konusu aynı olan bir uyuşmazlık hakkında yeninden bir yargılama yapılmasının söz konusu olması ve borçlu tarafın yargı yoluna götürebileceği bir uyuşmazlık hakkında haksız olarak icra inkar tazminatı ödemekle yükümlü tutulması, bunun medeni hukuk ilkelerine de aykırılık teşkil ettiği gösterilmiştir. Dolayısıyla tahkim yargılaması sonucu verilecek kararlar ancak ilamlı icra yoluyla takibe konu edilebilecektir.

Tahkim kararları yukarıda bahis olunduğu üzere temyiz yahut istinaf yoluna tabi olmamakla birlikte, verilen kararlar usuli yönlerden yetkili bölge adliye mahkemeleri nezdinde yürütülecek bir iptal prosedürüne tabi tutulmuştur. 6100 sayılı HMK m. 439 hükmü uyarınca tahkim kararlarının şu gerekçelerle iptali istenebilecektir:

a) Tahkim sözleşmesinin taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu,

b) Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, sözleşmede belirlenen veya bu Kısımda öngörülen usule uyulmadığı,

c) Kararın, tahkim süresi içinde verilmediği,

ç) Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiği,

d)  Hakem  veya  hakem  kurulunun,  tahkim  sözleşmesi  dışında kalan  bir  konuda  karar verdiği veya talebin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığı,

e)  Tahkim  yargılamasının,  usul  açısından  sözleşmede  veya  bu  yönde  bir  sözleşme bulunmaması  hâlinde,  bu  Kısımda  yer  alan  hükümlere  uygun  olarak  yürütülmediği  ve  bu durumun kararın esasına etkili olduğu,

f) Tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediği,

g) Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı.

ğ) Kararın kamu düzenine aykırı olduğu.

İptal başvuru hakkında verilen kararın temyizi de mümkün kılınmıştır.

2015 yılında faaliyete başlayan İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) ise kurumsal tahkim anlamında Türkiye’deki ilk yapılanmadır. ISTAC 6570 sayılı İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu kapsamında tüzelkişiliğe sahip TOBB, Barolar Birliği, Adalet Bakanlığınca belirlenecek 1. Sınıf bir hakim, SPK, BDDK, İstanbul Borsası gibi kurum ve kuruşlarca belirlenecek mesleğinde en az on yıllık tecrübesi olan uzmanlardan kurulu 25 üyeli bir genel kurulu, yönetim kurulu, denetçisi, danışma kurulları da bulunan 4271 sayılı TMK ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na tabi bir dernek olarak kurulmuştur. 6570 sayılı Kanun’un m. 4 hükmü ile ISTAC’a alternatif uyuşmazlık yöntemleri hakkında kendi kurallarını belirleme hakkı tanınmıştır.

Bu kapsamda ISTAC tarafından ilişik tahkim kuralları belirlenerek yayınlanmış olup, ISTAC tahkimini seçen taraflar tahkim yargılamasına uygulanacak usul bakımından bu kuralların uygulanmasını seçmiş olacaklardır. ISTAC tahkim kurallarının belli başlı önemli kuralları şu şekildedir:

- Madde 5 hükmü uyarınca taraflara yapılacak tebligatların gönderinin yapıldığını kaydeden her türlü araçla (faks, e-posta, telgraf, iadeli taahhütlü posta, noter vb.) yapılacağı düzenlenmiştir.
- Madde 8 hükmü kapsamında tahkim başvurusuna cevap süresi 30 gün olarak belirlenmiştir.
- Madde 14 hükmü kapsamında tahkim sürecinin taraflarca tek hakemli yahut üç hakemli olarak yürütülmesinin belirlenebileceği; tek hakeme karar verilmesi halinde hakemin taraflarca, aksi halde ISTAC divanınca belirleneceği; üç hakeme karar verilmesi halinde tarafların birer hakem seçmesi ve seçilen hakemlerin üçüncü bir hakemi seçmesi, bu mümkün değilse üçüncü hakemin gene ISTAC divanınca seçilmesi öngörülmüştür.
- Madde 21 hükmü uyarınca tahkim sürecinin gizli bir şekilde yürütülmesi ve bu kapsamda gerekli önlemlerin alınması düzenlenmiştir.
- Madde 23 ve 25 hükümleri uyarınca tahkim yerinin ve tahkime yargılamasının esasına uygulanacak hukukun taraflarca seçileceği seçim yapılmaması halinde tahkim yerinin İstanbul olacağı; esasa uygulancak hukukun ise hakemlerce belirleneceği düzenlenmiştir. 
- Madde 30 hükmü uyarınca tahkim sürecinde duruşma yapılmasına cevaz verilmiştir.
- Madde 31 hükmü kapsamında geçici koruma tedibirlerine hakemlerce karar verilmesi yahut bu hususta mahkeme yargısına başvurulması mümkün kılınmıştır.
- Madde 33 hükmü kapsamında tahkim sürecinin 6 ay içerisinde sonuçlanması zorunlu kılınmıştır. Bu sürecin sarkıtılması 6100 sayılı HMK ve esasa uygulancak birçok hukuk sisteminde tahkim sürecinin usulen iptaline yol açabileceğinden belirlenen süreye riayet edilmesi zorunlu niteliktedir.

ISTAC tarafından değeri 300.000,00-TL’nin altında kalan uyuşmazlıklar bakımından ise seri tahkim prosedürünün uygulanması zorunlu kılınmış olup bu kapsamda ele alınacak uyuşmazlıklar bakımından tahkime cevap süresi 15 güne düşürülmekte ve tahkimin sonlandırılması süresi de 3 aya düşürülmektedir. 

Gene tahkim öncesi ve tahkim esnasında ivedi bir şekilde geçici tedbir kararlarının alınması bakımından ISTAC tarafından acil hakemlik kurumu oluşturulmuş, bu kapsamda ISTAC tarafından belirlenecek bir hakemin 7 gün içerisinde talep olunan geçici koruma hakkında karar vermesi düzenleme altına alınmıştır.

ISTAC tahkim kurallarının eki EK-3 m. 4 hükmü kapsamında hakem ücretlerinin münhasıran ISTAC tarafından belirleneceği düzenlenmiş olup, ISTAC tarafından maktu bir hakem ücreti ile birlikte uyuşmazlığın değerine göre belirli bir yüzde esas alınarak hakem ücretinin belirlenmesi hakkında düzenleme yapılmıştır.

Genel itibarıyla ISTAC kurumsal tahkimi uyuşmazlıkların mahkeme yargılamasına nazaran konularında uzman hakemlere tevdi edilebilmesi, 3-6 aylık süreçler içerisinde uyuşmazlıkların sonlandırılabilmesi, sürecin gizli yürütülmesi, verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamaması gibi tahkim sürecine özgü genel birtakım avantjlara sahip bulunmaktadır. Bu bakımdan ilerleyen süreç içerisinde ISTAC kurumsal tahkim prosedürünün genel faydaları ile birlikte düşünüldüğünde mahkeme yargılamasına nazaran çoğu zaman tercihe şayan bir uyuşmazlık çözüm yolu olabileceği değerlendirilmektedir.